2008-11-30

Dünya'nın en pahalı şehirleri






















New York'ta bulunan bir danışmanlık kuruluşu dünyanın en pahalı şehirlerini belirledi. Rapora göre, bu yıl İstanbul pahalılıkta tam 15 sıra birden yükseldiRusya Federasyonu'nun başkenti Moskova, bir ülkede yaşayan yabancılara yönelik dünyanın en pahalı kentleri sıralamasında üst üste üçüncü kez ilk sırada yer aldı.
İki sıra yükselen Japonya'nın başkenti Tokyo ise Londra'yı geride bırakarak ikinciliğe yükseldi.
Listede Moskova ve Tokyo'yı sırasıyla Londra, Oslo ve Seul izliyorBir zamanlar dünyanın en pahalı kentleri arasında yer alan New York, bu yıl listede 22 liğe düştü New York'un hemen arkasında 23 sırada ise bu yıl listede 15 sıra yükselen İstanbul yer aldı Doğu Avrupa ülkeleri, Brezilya ve Hindistan'daki kentlerin de listede yükseldiği gözlendi.

Merkezi New York'ta bulunan danışmanlık kuruluşu Mercer Human Resource Consulting'in araştırması tüm kıtalardan 143 kenti, barınma, ulaşım, gıda ve giysi gibi 200'den fazla gideri hesaplayarak sıralandırıyor Şirketten yapılan açıklamada, Moskova'nın ilk sıradaki yerini korumasına neden olarak, Rus Rublesi'nin Amerikan Doları karşısında değer kazanması ve kentte barınma maliyetinin artması gösterildi.

Giderek daha da pahalı bir kent olan Moskova'da bir fincan kahve bahşiş dahil yaklaşık 13 YTL'ye içiliyor.

2008-11-01

Dünya Cennetleri



































































1-İspanya 2-iskoçya 3-ingiltere 4-Fransa 5-Meksika 6-Almanya 7-Fransa
8-Tahiti 9-Avusturya 10-Alaska-usa(a.b.d) 11-Akdeniz

2008-10-02

BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ

Bir yanda uçsuz bucaksız çöller bir yanda ise modern bir hayat, sizi fazlasıyla büyüleyecek...

GEZİLECEK YERLER
BAE tam anlamıyla petrolü bulduktan sonra kendini aşmış bir ülke, buranın güzelliklerini görünce bir zamanlar çöl olduğunu ve bu ülkede aç susuz bedevilerin gezdiklerine inanmak biraz güç oluyor doğrusu! Şu anda her şey yer değiştirmiş sanki; bedeviler yerini zengin iş adamlarına, develer yerini son model arabalara, çöller ise akıl almaz ama! yerini yemyeşil vadilere lüks villalara dünyada ilk ve tek yedi yıldızlı oteli olan Burj Al Arap Oteli'ne bırakmış.
Birleşik Arap Emirlikleri; Dubai -Abu Dhabi (Abu Dabi) - Sharjah - Ajman - Umm Al Quwain - Ras Al Khaimah -Fujeirah olmak üzere 7 emirlikten oluşur. Ancak en gözde yerleri; ticari başkent Abu Dabi ve tabii ki de dünyaca ünlü turistik başkent Dubai'dir.
BAŞKENT: ABU DABİ
Abu Dabi'nin turistik alanda Dubai ile bir yarış halinde olduğu söylenebilir. Ancak bu iki emirliğin turist potansiyeli alanında ciddi farkları vardır. Dubai; gezmek, alışveriş yapmak yeni yerler görmek için gelen ziyaretçileri ağırlarken, Abu Dabi ise daha çok iş görüşmeleri anlaşmalar ve toplantılar için gelen turistleri ağırlamaktadır.
Abu Dabi'de; mimari harikası yapılar, palmiyeler, lüks villalar, şık alışveriş merkezleri ilk göze çarpan şeylerdir. Abu Dabi her ne kadar Dubai kadar gözde bir tatil merkezi olmasa da, burada da eğlenceli dakikalar geçirebileceğiniz mekanlar bulabilir, gezebilir, yapıları hayranlıkla izleyebilir, doldurma zeminlerde yapılan plajlarda denizin keyfini çıkarabilir ve tabii ki de uçsuz bucaksız çöllerin nasıl olurda böyle bir yeşil vahaya dönüştüğüne hayretler içinde tanıklık edebilirsiniz.
Bedevi Kasabaları: BAE'de düzenlenen, Bedevi Kasabaları turlarına katılabilirsiniz. Arapların, BAE'de petrol bulmadan önce nasıl bir yaşam sürdüklerini, Ferrari değil de deve sırtlarında nasıl yolculuk yaptıklarını, eğlenmek için yedi yıldızlı otelde değil de, çöllerde, kumların üzerinde dansözler eşliğinde nasıl eğlendiklerini merak ediyorsanız. Bu turlara katılıp Arap kültürünü daha yakından öğrenebilirsiniz.
Dubai müzesi: Arap kültürü hakkında, daha detaylı bilgi edinmek isterseniz; "Al Fahidi Kalesi" içinde yer alan müze tam aradığınız yer. Eskiden saray ve hapishane olarak kullanılıyormuş. Bu müzenin alt katında olan ve son teknoloji ile yapılmış soğutmalı bölüm ziyaretçiler tarafından çok ilgi çekmektedir. Bu bölümde, geçmişten bugüne BAE’de yaşananları olayları slayt ve foto görüntüleriyle anlatılmaktadır.

DUBAİ
Modern bir Arap şehri, kilometrelerce uzanan plajları, uzaktan görünüşü bir yelkenliye benzeyen dünyanın 7 yıldızlı tek oteli olan Burj Al Arap'ın görkemi, çevrede bulunan ihtişamlı villaları, çölde safari yapma heyecanı, sahilde palmiyelerin altında güneşlenmenin keyfi, ve tabii ki de gönlünüzce alışveriş yapma imkanı ile Dubai'de tatil bambaşkadır.
DAMAK ZEVKİ
BAE'de her emirlikte, dünya mutfaklarından seçenekler bulabilirsiniz. Yoğun turist potansiyeli olan bu ülkede, her zevke hitap edecek bir çok restoranla karşılaşabilirsiniz. Fakat siz bu kadar yol gidip de, tadını bildiğiniz bir yemeği yemek yerine, Arap yemeklerinin tadına bakmak isterseniz, Arap yemekleri hakkında size biraz bilgi verelim. Genel olarak Türk mutfağına benzeyen bir yemek kültürü var. Fakat baharatları yağları ve farklı yemek pişirme tarzları sayesinde, yemeklerinin tatları, Türk yemeklerinden ayrılıyor. Mesela Türk mutfağından çokta alışık olduğumuz patlıcan yemeğini BAE'de fırında pişiriliyor ve Türkiye'de zor rastlayacağınız farklı bir patlıcan türüyle size sunuluyor. Ayrıca Hurma Dolması adlı yemekleri ise tatlı ve peynirli bir karışımdan oluşan değişik bir lezzettir.
ALIŞVERİŞ
BAE'de alışveriş olanakları için söylemek gereken ilk şey. "Gönlünüzce alışveriş yapın" çünkü burada vergi uygulaması yok. Almak istediğiniz, fakat üretildiği ülkede bile çok pahalı olduğu için alamadığınız bir ürünü burada çok çok daha ucuza bulabilirsiniz. BAE'yi turistlerin tercih etmelerinin en büyük nedenlerinden biriside alışveriş kolaylığı ve rahatlığıdır.
Eğer teknoloji ve özellikle bilgisayar tutkunuysanız, Dubai'de bulunan "Al Arn Center" yani "Computer Plaza" aradığınız her şeyi bulmanızı sağlayabilecek bir yer.Deira: Burası İstanbul'un tahta kalesi gibi bir yerdir. Dubai'den yaklaşık 15 dakikalık bir motor yolculuğu ile ulaşabileceğiniz bu yerde; cep telefonları, bilgisayarlar ve birçok teknolojik aleti görebilirsiniz. Bütün dünyaya elektronik eşya dağıtımı buradan yapıldığı için son model ürünleri burada bulabilirsiniz. Ayrıca Deira'da sadece teknolojik aletler yok! baharatçılar çarşısında değişik birçok baharat bulabilir, Hintlilere özel olan "Hint İpeği" satın alabilirsiniz. Deira'ya gelmek için yapacak olduğunuz motor yolculuğu sayesinde, alışveriş keyfinin yanı sıra Dubai'yi başka bir gözle denizin üzerinden seyretme fırsatını yakalayabilir, hem de diğer emirliklere nazaran daha ucuza alışveriş yapabilirsiniz.
BAE'de alışverişi; teknolojik aletler, baharatçılar ve kumaşçılarla sınırlı değil. Son moda tekstil ürünleri, takılar, çantalar ayakkabılar BAE'de bulunan büyük alışveriş merkezlerinde mevcut. "Holiday Center", sahil kesimi olan Jumeriah'da yer alan "Dune Center", "Beach Center" , "Markaz Al Jumeirah" , "Palm Strip" ve "Wafi Center" gibi yerler BAE'de bulunan alışveriş merkezlerinden sadece bir kaçıdır.
EĞLENCE ZAMANI
Eğlence anlayışınız eğer macera ise çölde safari yapmalısınız, Toyota Pradalar ile uçsuz bucaksız çöl tepelerinde çok güzel bir gün geçireceğiniz muhakkak. Yalnız hatırlatmamıza gerek var mı bilinmez ama! Arap Emirlikleri'nin çöllerinde, bir yanda heyecan, bir yanda ise fazla sıcaklıktan dolayı sağlığınıza dikkat etmelisiniz.
Birleşik Arap Emirlikleri'nde gece eğlencelerinizde alkol almak isterseniz, dışarıdan herhangi bir yerden bunu temin etmeniz biraz zor. Müslümanlara içki satışı yasak, fakat almak isterseniz de, BAE'nin 7 emirliğinden biri olan Ajman'a gidip içki satın alabilirsiniz. Ancak bar ve otellerde içki tüketimi serbesttir.
Eğlence ve bar kültürü olarak kendini aşmayı başarmış bir ülkedir BAE, bundan 30 yıl önce oldukça sıkı kuralları olan Araplar şu anda dünyanın 4 bir yanında ki ünlü bar ve restoranların bir kolunu da burada açılmasına izin vermiştir. Özellikle Dubai ve Jumeria Beach bölgesinde dünyaca ünlü "Planet Hollywood" gibi eğlence mekanlarını, bar ve restoranları bulabilirsiniz.
EMİRLİKLER ARASI ULAŞIM
Birleşik Arap Emirliklerinde, emirlikler arası ulaşımınızı sağlayabileceğiniz çok sayıda otobüs firması vardır. Ülkede iyi bir kara yolu ulaşım ağı kurulmuştur. Üç uluslararası hava limanına ve gelişmiş iki limana (Abu Dabi ve Dubai) sahip olan Birleşik Arap Emirlikleri’nde bir emirlikten bir emirliğe ulaşımınızı uçakla da kolaylıkla sağlayabilirsiniz.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIM
Birleşik Arap Emirlikleri’nde şehir içi ulaşım için taksi seçeneğini rahatlıkla seçebilirsiniz. Burada petrolün ucuz olmasında kaynaklanan bir nedenden dolayı taksiler, çok ucuz rahat ve konforludur. Ayrıca, yürüyerek bir yerden bir yere gitmeye tercih ederseniz, caddelerde ve sokaklarda karşınıza çok sayıda tabelalar çıkacaktır. Bu da Arapların eski yıllarda çöllerde kayboldukları için, modern şehirde önceden bir önlem alma yöntemi olsa gerek!
Önemli şehirleri : Dubai, Abu Dabi
Uçuş süresi: 4 saat ( İyi yolculuklar)
Para birimi: Dirhem
Yüzölçümü: 82 800 kilometrekare
Saat farkı: Saatlerinizi 2 saat ileri almayı unutmayın!
Resmi dil: Arapça ama genellikle her yerde İngilizce anlaşılır
Başkenti : Abu Dabi
Sıcaklık : Hava sıcaklığı kışın 25 ile 30 derece arasında yaşanırken yazın ise 48 dereceye kadar yükselmektedir.
Nüfus: Yaklaşık 3.1 milyon
Vize: Birleşik Arap Emirlikleri Türkiye'ye vize uyguluyor, fakat bir otelden rezervasyonunuz varsa vize konusunda çok kolaylık sağlıyor.

ÖNEMLİ TELEFONLAR
Nasıl telefon edilir: 00+90+alan kodu+telefon numarası ( Cep telefonları çalışmaktadır.) Türk konsolosluğu: 314 788 Po box 9221 Dubai Telefon kodu : 00 971 ( Her emirlik için ayrı kodu vardır. Dubai: 4)

2008-09-08

İTALY


Pizza kulesi, enfes pizzaları ve daha bir çok özelliği ile İtalya...

Önemli şehirleri : Roma, Floransa, Venedik, Napoli, Milano, Torino, Ravenna, Genova
Uçuş süresi : 3 saat ( İyi yolculuklar)
Para birimi: Euro
Yüzölçümü: 301.323 kilometrekare
Saat farkı: Saatlerinizi 1 saat geri almayı unutmayın!
Resmi dil: İtalya'nın resmi dili olan İtalyanca’dır. İngilizce ve Fransızca genelde anlaşılır
Başkenti : Roma
Sıcaklık : Akdeniz ikliminin görüldüğü İtalya'da yazlar sıcak ve kurak, kışlar güneyde ılık, kuzeyde ise soğuk geçmektedir .Yaz ortalama sıcaklık: 20 derece. Kışın ise ortalama sıcaklık: 11 derece olur.
Nüfus: Yaklaşık 58.720.890
Vize: Schengen vizesi gerekmektedir
ÖNEMLİ TELEFONLAR
Nasıl telefon edilir: 00+90+Alan kodu+ Telefon numarası. (Cep telefonu çalışmaktadır.)
Türk konsolosluğu: Via San Barnaba, 30 Milano (00-39-2) 551 3370 Milano Linate hava alanı: (00 39 2) 281 06306
Telefon kodu : 0039 Roma:06, Milano:02, Floransa: 55, Venedik: 41,
Ambulans: 118
Polis: 113 (Carabinieri 112)
BAŞKENT: ROMA
Colosseum
Adını duymak bile insanın içine romantizm, gizem ve büyülü duygular yaymaya yetiyor. Evet Roma aşıkların ve romantizm kenti... Roma’da gezdikten sonra size kattığı şeylere hayret edeceksiniz. Colosseum binasının mimarisi ve eski yıllarda yapılan gladyatör savaşları sizi heyecanlandıracak, İspanyol merdivenlerinden yukarı tırmanırken kendinizi kraliyet zamanlarında ki kral ve kraliçeler gibi hissettirecek, kiliselerin yapılış hikayeleri ve efsanelere dönüşmüş anıları ilginizi çekecek ve aşk çeşmesine para atıp dilek dilerken yüzünüzde büyük bir gülümsemeyle bir daha ne zaman buraya gelebileceğiniz planlarını yapıyor bulacaksınız kendinizi.
ŞEHİR: MİLANO
Alışveriş için tercih edilen bir şehir olan Milano, genellikle mağazaları, lüks kafelerinde keyifle içilen bir bardak şarap eşliğinde size sunulan manzarası, futbol tutkusunun dolu dizgin yaşandığı statları... Milano’da yapılabilecek, keşfedilecek o kadar çok şey var ki! Siz bu fırsatı kaçırmamaya çalışın. Milano’yu fotoğraf karelerinde gördünüz mü? İşte o fotoğraf karelerindeki, yapımı 500 yılı alan 135 sivri kule ve minik heykellerle dolu olan bu yapı Milano Katedrali’dir.
Vıttorıo Emanuele Galerisi katedraller ve müzeleri gezmek ne kadar ilginizi çeker bilinmez ama, en azından önünden geçerken kafanızı kaldırıp bir bakın ve bu muhteşem yapıların mimarisi sizi büyülemeye yetsin.

ŞEHİR: VENEDİK
Gondollar, köprüler, kanallar, tarih ve karnavalları ile büyüleyici bir atmosfer. 117 su kanalı ve 400 köprülü su labirentine sahip olan Venedik’te gondollarla gezi yaparken altından geçtiğiniz köprülerin güzelliğine hayran kalabilirsiniz.
San Marco (St. Mark) Meydanı: Dünyanın en güzel meydanlarından biri olan meydan, etrafta uçuşan güvercinleriyle ünlüdür. Venedik’in merkezi olarak adlandırılır.
Dükler sarayı: Venedikliler için manevi değeri çok yüksek olan bu saray, güç ve ihtişam sarayı olarak düşünülür. Sarayın avlusu heykellerle canlılık kazanırken, içi ise sanatın izlerini taşımaktadır.
Campanile (Çan Kulesi): Kuleleriyle de göz dolduran Venedik’in en önemli kulesi ise Campanile'dır. (Çan Kulesi) 99 metre yüksekliğinde olan bu kule, gondol gezilerinizden biraz zaman ayırıp Venedik’e birde tepeden bakmanız için bulunmaz bir fırsattır.
ŞEHİR: FLORANSA
Permesan peyniri, zeytinyağı, ünlü küçük butikleri Floransa denince aklınıza bunlar mı geliyor? İtalya tam anlamıyla katedral ülkesi her şehirde ayrı güzellikte bir katedral var.
Santa Marıa Del Fıore (Dom) Katedrali: Mermerlerinde ki zümrüt yeşilinin, bu yapıya ayrı bir büyü kattığını ve İtalya bayrağının renklerinden ilham alınarak yapılması gibi ince detaylara dikkat etmelisiniz. Bu katedrale ulaşmak için bir kaç merdiven tırmanmanız gerekiyor ancak, sonunda bir yanınızda katedral, bir yanınızda Floransa manzarasının keyfi ile bu yorucu tırmanışa değeceğiniz göreceksiniz.
Michelangelo, Leonardo da Vinci, Dante, Machiavelli, Galileo ve Medici gibi büyük sanatçıların yaşadığı bir şehirde kendinize ait neler bulunmaz ki? Arno Nehrinin üzerinde bulunan köprüler ise ayrı bir dünyadır. Köprülerin en dikkat çekici olanı ise "Ponte Vecchio" köprüsüdür.
Pizza Kulesi (Piza Bölgesi)
Yapımı 1350 yılında tamamlanan, İtalya resimlerinde genellikle görmeye alışık olduğumuz meşhur eğik kule, Pizza Kulesi... Yıkılma tehlikesi var mı? Yok mu? Bu bir yapım hatası mı? Zemin bozukluğu mu? Burayı gördüğünüzde aklınızdan o kadar çok soru geçecek ki! Belki de bu yapıyı bu kadar meşhur yapan bu sorulardır. Siz en iyisi Pizza Kulesi’ni görmeden bu sorularla kafanızı fazla yormayın! Bu yapıyı karşınızda gördüğünüzde, kafanızda ki soruların hepsini bir kenara bırakıp, sadece seyretmekle kalacaksınız.
NE YESEK?
İtalya, yemek kültürünün çok geliştiği ülkelerden bir tanesi. Muazzam sofraları, Napoli’de yenen pizza, İtalyan peyniri, şarapları makarnaları pastaları... bütün mükemmel tatların hepsi bir arada İtalya'da. Bu ülkede her şehir ayrı bir yemeği ile ünlü demek yanlış olmaz herhalde! Pizzayı İtalya'da her şehirde bulabilirsiniz, ancak Napoli'de pizza keyfi başkadır. Burada pizzanın her çeşidini bulmanız mümkün, nede olsa pizza cennetindesiniz. Eskiden sadece margarita, yani domates ve peynirle yapılan pizzaya zamanla her çeşitten garnitür konularak çok farklı tatlar ortaya çıkartmıştır. İtalyanlar, pizza ve makarnalarına lezzet katan özel soslarını bir sır gibi saklamaya özen gösterirler. "Salsa di pomodoro" yani sade soslu makarna, İtalya'nın en meşhur makarnasıdır. Napoli ve Roma’da en lezzetli makarnaların tadına bakabilirsiniz. İtalyan şarapları ise tadına bakmadan dönmemenizi öneririz. Özellikle, Barbera, Sicilya, Bardolino, Barolo ve Merlot şarapları; sunumlarına verilen özen, bardak seçimleri mükemmel tatları ve bunun yanında İtalya’da olmanın verdiği keyifle adeta size başka başka hayatlar yaşatacak. İtalya hakkında bir kaç ufak ayrıntı ise, reçel ve biftek hakkında olacaktır. Arno Nehri'nin kıyısında Floransa usulü bifteğin ve İtalya reçellerinin tadına bakmadan dönmeyin.
NE ALSAK?
İtalya en ünlü tasarımcıların, en ünlü butiklerin ülkesidir. Milano, Venedik, Floransa; İtalya’da modanın kalbinin attığı şehirlerdir. Valentino, Ferre, Ellesse gibi dünyaca ünlü İtalyan markalarını kendi ülkesinde bulmak, İtalyan imzalı bir takım elbiseyi buradan almak size çok büyük bir keyif verecektir.
Küçük butikleri Floransa’da, dünyaca ünlü moda evlerini Venedik’te ve hem küçük butik hem büyük mağazalar ve ünlü markaları bir arada bulabileceğiniz yer ise; Milano, "Corso Vittorio Emanuello" ve "Via Monte Napoleone" caddeleridir. Güzel bir kumaş alıp yetenekli bir terzinin ellerinden çıkmış bir elbise giymek isterseniz adresiniz, Floransa’da bulunan "Tornabuoni Caddesi" olmalıdır.

2008-08-23

Hawaii and Florida Travel and TourismTravel

HAWAii
ABD'nin eyaletlerinden birisidir. Kuzey Büyük Okyanus'da, anakaradan 3.700 kilometre uzaklıkta, bir adalar grubudur.M.Ö. 1000 sıralarında diğer polonezya adaları tarafından işgal edilmiştir. Yaklaşık 800 yıl boyunca çeşitli kabileler buraya yerleşmiş, huzur içinde kültürlerini ve dinlerini devam ettirmişlerdir. 1778 yılında İngiliz Deniz Kaptanı James Cook, Hawaii takımadasına yelken açmış ve ilk Avrupa-Hawaii ilişkisini yaratmıştır. Yine de tarihçiler bu adaya Avrupa'dan ilk gidenin bir İspanyol olduğunu tartışırlar. Avrupa ile ilişkiler sonucu bazı krallar tüm Hawaii adalarının kontrolünü almaya çalışmışlardır. Örneğin, ünlü Kamehameha Avrupalılarla ticaret yaparak onlardan barutlu silahlar elde etmiştir. Hawaii'de bilinmeyen barut teknolojisi sayesinde Kamehameha yavaş yavaş tüm adaları işgal edebilmiştir. Ona karşı çıkan bazı kabileler, oklarla ve mıraklarla kendi ülkelerini koruyamadıklarından, çareyi yüksek uçurumlardan atlamakta bulmuşlardır. İntihar, onlar için teslim olmaktan çok daha iyi idi.Kamehameha'nın kazandığı topraklar ancak 1893'e kadar dayanabilmiştir. Son kral olan Liliuokalani, Hawaii Reform Partisi (Reform Party of the Hawaiian Kingdom) tarafından yıkılmıştır. Son diktatörlükten sonra bir cumhuriyet kurulmuş, ve dış ülkelere kapalı olan Hawaii ticareti, dünya ekonomisine katılarak üretimini ve ticaretini büyük ölçüde geliştirmiştir. Son olarak 1898'de Amerika himayesi altına girip, 1959'da bir referandumla Amerika Birleşik Devletleri'nin 50. ve sonuncu eyaleti olmuştur

Coğrafya:Tüm Amerikan eyaletlerinden en güneydeki olan Hawaii, birçok açıdan diğer eyaletlere göre çok farklıdır. Tek ada eyaletidir. Volkanlardan çıkan lavdan dolayı alan olarak hep büyümektedir. Bugün bildiğimiz Hawaii, su altı volkanlarından çıkan lavların katılaşıp kayalara dönüşmesiyle oluşmuştur.Bu takımada yaklaşık 18 küçük adacıklardan ibarettir. Fakat bunların sekizi ana adalar olarak tanımlanır. Bunlar Ni'ihau, Kaua'i, O'ahu, Moloka'i, Lāna'i, Kaho'olawe, Maui, ve Hawai'i adalarıdır. Hawai'i adası en büyüğü olduğu için ona daha çok Büyük Ada (Big Island) diye hitap ederler. Bu ismi takmalarının bir diğer nedeni ise bu adanın ismi takımadanın ismiyle aynı olmasıdır.Bu adalar yüksek ve volkanik dağlarıyla ünlüdürler. İklimi ve volkanik toprağı bitki yetişimine çok elverişlidir. Lavların içindeki minerallerle oluşan toprak, dünyanın başka yerlerinde görülmemiş bitkilerin ve hayvanların oluşmasıni sağlamıştır.

İklim
Hawaii iklimi tipik bir tropikal iklimine benzemez. Okyanusla kaplı ve kıtalardan uzak olduğundan dolayı, sıcaklık yıl genelinde fazla değişiklik göstermez.

Sıcaklık genellikle 27°C ve 16°C arasıdır. Kar fazla bulunmaz, fakat Büyük Ada'nın (Big Island'ın) Mauna Loa ve Mauna Kea dağlarının tepelerinde zaman zaman kar görülür. Hawaii'de yağışlar bol ve tahmin edilemezdir. Aynı günde bol yağışlı ve sonra güneşli bir hava görülebilir. Kaua'i adasındaki Waialeale dağı, dünyadaki en fazla yağış alan ikinci yerdir.Her adada iki iklim bulunur. Yüksek dağlardan dolayı bulutlar adanın bir tarafında kalırken, öbür taraf fazla bulut almaz. Bu nedenle her adanın bulutlu yanı bol yağışlı ve yeşildir. Diğer taraf ise güneşli ve kuraktır. Örneğin Büyük Ada'nın (Big İsland'ın), Mauna Loa ve Mauna Kea dağları doğudan gelen bulutları bloke eder. Bundan dolayı doğudaki Hilo şehri bol yağış alırken, batıdaki Kona şehri bol güneş alır. Tüm oteller ve yüzme tesisleri güneşli Kona'dadır.

Önemli Şehirler
O'hau adasındaki Honolulu şehri Hawaii'nin başkenti ve en büyük şehiridir. Burada uzun binalar, apartmanlar, ve büyük otoyolları görülür. Bazıları bu sanayileşmeyi ve kentleşmeyi adanın doğallığını ve güzelliği suistimal ettiğini düşünür. Fakat diğer şehirlere bakıldığında doğa korunmuş ve ona özen gösterilmiştir. Bu şehirlerden en önemlilerinden bazıları Hilo, Kāne'ohe, Kailua, Pearl City, Waipahu, Kahului, Kailua-Kona, Kīhei, ve Līhu'e'dir.

Toplumsal İstatistikler
2005'den itibaren Hawaii'nin nüfusu 1.275.194 olarak tahmin ediliyor. O'ahu adası da en kalabalık adadır.

Resmi Dil
Hawaii eyaletinin iki resmi dili vardır. Çoğu Hawaii doğumlu insanlar Hawaii Creole İngilizcesini konuşurlar. Bu eski Hawaiice ile İngilizce'nin bir karışımı olup, genelde konuşulan dildir. Fakat ülkede İngilizce bilen turistler hiç zorluk yaşamazlar. Çünkü şehirlerdeki tüm yol işaretleri İngilizcedir ve çoğu insanlar İngilizceyi sorunsuz konuşabilirler.Kaptan James Cook Hawaii adasını bulmadan önce Hawaiice'nin yazısı yoktu. Avrupalı misyonerler buraya Hıristiyanlığı yaymak için geldiklerinde Latin alfabesiyle kendi Hawaii yazılarını üretmişlerdir ve bu yazı tarzı bügün de devam etmektedir.Bu yazı aynı Türkçe gibi okunur. Sadece kesme işaretinde bir duraksanır, sonra kelime devam ettirilir. Örneğin Kāne'ohe söylenirken kesme işaretinde kısa bir duraksama olur. Ya da Hawai'i de, son iki "i" arasında duraksanır.Ayrıca tüm adalarda yerliler turistlere Hawaiice öğretmek isterler. Genelde öğretilen iki kelime aloha (merhaba) ve mahalo (teşekkürler)'dur. Bu kelimeler tüm restoranlarda, otellerde, havalimanında, ve hatta topluma açık tuvaletlerde bile görülebilir.

Kültür
Hawaii kültürü adanın sahillerinden, yeşil ormanlarından, büyük dalgalarından ortaya çıkmıştır. Herkeste bir yazlık havası, bir telaşsızlık vardır. Rahat oldukları kadar çok sıcak ve misafirperverdirler. Avrupa'nın ve diğer ülkelerin himayesi olmalarına rağmen kültürlerini koruyabilmişler, hatta kültürlerini yabancılara bile özendirmişlerdir. Fiziksel olarak aktif oldukları, stresten uzak durdukları için Amerikanın en uzun ömürlü insanlarıdır.Deniz bir Hawaii yerlisinin en önemli parçasıdır. Spor olarak yüzme ve sörf dallarında birçok olimpiyat madalyaları almışlardır. Dünyanın en iyi sörfçüleri Hawaii denizinin kızgın dalgalarında yetişmişlerdir. Duke Kahanamoku isimli bir Hawaiili yüzme dalında Olimpiyat Madalyası kazanmış ve sörfü yaygınlaşmıştır. Böylece sörf onun sayesinde dünyaca yapılan bir spordur. Heykeli başkent Honolulu'dadır.Bunların yanı sıra Hawaiililer adaların doğal güzelliğine karşı çok saygılıdırlar. Uzun otoyolların, yüksek binaların, ve fabrikaların kurulmalarına karşı olup doğayı kirletmemeye özen gösterirler.

2008-07-28

K I Z KUMU (Marmaris)


Ege’de tatil yapmak dahası çılgın bir tatil yapmak denilince akla gelen ilk yer Bodrum’sa ikincisi de hiç kuşkusuz Marmaris’tir. (En azından benim naçizane fikrime göre). Kalabalık caddeleri, sabahlara kadar süren gece hayatı, masmavi denizi ve eşsiz güzellikteki koyları Marmaris’i gerçekten çekici kılıyor.

Ancak bu kalabalıklarla birlikte tatil yapmak niyetinde değilseniz yani çılgınca değil de dingince bir tatil sloganı ile yola çıkarsanız bir seçeneğiniz var. Orhaniye Köyü! Efsaneleri ile ünlü bu köy kendisini ziyaret edenlere sakinliğinin ötesinde başka tatlarda sunuyor.

Yemyeşil çam ormanlarının arasında saklambaç oynayan Orhaniye Köyü, Kızkumu adı verilen kıyıoku ve burası ile ilgili efsane çeşitlemeleriyle hem sizi zamanın ötesine götürüyor hem de muhteşem bir tatili muştuluyor. Ama Kızkumu’nda yürüyüp de bunları hissetmeyen varsa ya da olursa ben doğru Bodrum’un çılgın ve aslında gün geçtikçe monotonlaşan eğlencelerine yol almasını tavsiye ederim. Ancak burada Bodrum’u kötülediğim gibi bir düşünce çıkarılmasın tabii ki şahane koyları ve köyleri olan Bodrum’da sevdiğimizi şirin, tatlı tatil beldelerimizdendir fakat buradaki hassasiyetim Kızkumu’nun olağandışı görüntüsünden ve yarattığı “Amanın denizin üstünde yürüyorum yav!” duygusundan ileri geliyor.

Efsane ile doğanın kesişimi... Bir Anadolu efsanesinde yürümek...

Bir rivayete göre!
Efsane yörede yaşayan köylülere göre değişiklik gösteriyor. Bir versiyonuna göre yüzlerce yıl önce bu yörede yaşayan Kral, kızlarını yetiştirdiği üzümlerin başında beklemelerini emretmiş. Ama bizim prensesler, tabii gençler kanları kaynayor türlü hulyalar içinde yorgunluktan uykuya dalmışlar ve üzüm leri korsanların çalmasına engel olamamışlar. (Buraya kadar hikaye süper de korsan kısmı beni biraz zorluyor). Bunun üzerine babalarının gazabından korkan prensesler kendilerini korumak için eteklerindeki taşlarla denizden karşı kıyıya geçmeye çalışırlar. Ve denizin tam ortasında taşları biten iki prenses boğulur.
Kızın adım attığı yerler kumsala dönüşür!

Bir diğer efsanede de yine bizim kral ve kralının kızı ile bir balıkçı birbirlerine aşık. Ancak, kral kızı balıkçıya varamaz. Hal böyle olunca,kız ile delikanlı gizli gizli buluşuyorlar tabii. Kral baba bunu zaman içerisinde öğreniyor ve bir gece takip ettiriyor kızını. Diyorlar ki; balıkçı denizden geliyor, kız kumsalda onu bekliyor, bulunduğu yeri ışıkla işaret ediyor delikanlıya. Ve kral kızı ile delikanlı,gün ağarana kadar aşk oyunları Yapıyorlar birbirlerine.Kral bir gece askerlerine kızını yakalamalarını ve kumsalda Işıkla balıkçıya işaret göndermelerini buyuruyor. Delikanlı ışığı görünce atlıyor kayığına ve kürek çekiyor bir manga askerin üzerine doğru. Kız askerlerin elinden kurtuluyor ve koşmaya başlıyor sevdiğini kurtarabilmek için ama koyun taaa öbür ucuna yetişmesi imkansız.Ama sevda bu; kural falan dinlemez, atıyor kendini sulara.İşte o anda bir mucize gerçekleşiyor!

Kızın adım attığı her yer kumsala dönüşürken peşinden koşan Askerler bastıkça denize gömülüyor onca ağırlıkla. Kız kayığa kadar koşabiliyor. Ancak bir okçu tam o anda delikanlıyı hedefleyip salıyor okunu. Heyhat!
Kız ile delikanlı birbirlerine sarılmışlardır bile ve ok gelip kızla buluşuyor.

Kırmızıya boyanan kumların anlamı
Derler ki; o kumlar, kızın kanı denize karışınca kırmızıya boyanmış. Delikanlı ise aldığı gibi gidiyor kızı, sonrasını ne gören var ne duyan!

İşte 650 metre boyunca denizin ortasına doğru uzanan kızıl taşlarıyla Kızkumu, ayak bileklerine kadar denizin içine çok uzaklara kadar yürümenizi ve kelimenin tam manasıyla dumur! Durumunu yaşamanızı sağlıyor. Kızkumunda bu efsanelerin hüznüne kapılmadan yürümeyi başarırsanız kendinizi çok iyi hissetmeniz işten bile değil çünkü iki yanınızı çavreleyen masmavi suların ortasında üzgün ve denizin içinde yürümenin keyfini belki de başka hiçbiryerde yaşayamazsınız. Öyle ki siz Kızkumu’nu üzerinde adeta bir evliya edasıyla yürürken tekneleriyle koyu ziyarete gelenler sizin dumurunuza yakın bir duyguyla size bakıp denizin içindenn yürüyen bir insan olabileceğine inanamıyorlar.

Orhaniye Köyü'nün diğer hünerleri
Öte yandan Orhaniye Köyü’nün tüm hüneri bu kadarla da kalmıyor. Kızkumu çevresinde sadece keçilerin tırmanabilecekleri kadar dir yamaçlar sergüzeşt ruhları da kendine çağıran bir güzelliğe sahip. Zaten bu koyun bir diğer adıda Keçibükü. Ancak bu yöre Kızkumu’nun dışında fazlaca bilinmiyor. Bunun nedeni ise son yıllara kadar yolların oldukça bozuk olması. Dolayısıyla mavi yolculuklara çıkanlarla denizde burun buruna gelme olasılığı da artıyor. Mavi yolculuğu tercih edenlerdenseniz gece koyda demirlediğinizde ateşböceklerinin ve denizin sesi ile burada da nirvanaya ulaşabilirsiniz. (Yani fazla uzak doğuya! gitmeye gerek yok) Yok ben almıyım köyde kalayım derseniz o vakit çoğu köyün yerlileri tarafından işletilen pansiyon ve motellerin tadını çıkarabilirsiniz. Bu arada Kızkumu’nun şirin balık lokantalarında bir balık ziyafeti çekemeyecek kadar vaktiniz ya da isteğiniz yoksa siz zaten oraya hiç gelmemişsiniz. Ya da yürümek ya da tırmanmakla bitmeyecek patikalarda, kavurucu güneşe inat şarkılar tutturmadıysanız. Eğer tüm bunları yapmışsanız zaten keçi kavesinde yaşlıların gençlik hatıratlarını paylaşın dememe bile gerek yok.

Bu da olmadı barlar sokağı
Yok bunların hiçbiri yeterli değil diyip benim sabrımı sınamaksa niyetiniz, ben yine de iki seçenek daha sunacağım ısrarla. Ya Turgut Köyü’ne gidip bir doğa harikası daha olan şelalenin buz gibi sularına kendinizi atacaksınız ya da Marmaris’in sadece 25 dakika uzakta olduğunu hatırlayarak barlar sokağının kalabalığına doğru yol alacak ve tüm anlattıklarımı unutacaksınız. Karar sizin!

2008-07-03

BELEK!!'







Belek Antalya'nın 40 kilometre uzağındadır. Yıllar önce Antalya ile birlikte anılan Belek, zamanla Antalya'dan farklı bir tatil bölgesi olarak anılmaya başlamıştır.
Belek Antalya’nın 40 kilometre uzağındadır. Yıllar önce Antalya ile birlikte anılan Belek, zamanla Antalya’dan farklı bir tatil bölgesi olarak anılmaya başlamıştır. Modern otelleri, alış veriş olanakları, bir yanda güzel yemekler yiyip bir yandan da bulunduğunuz mekanlardan keyif alabileceğiniz restoranları... ve özellikle dünya standartlarında olan golf tesisleriyle doğa ile sporu, tarih ile dinlenmeyi bir arada sunan bir tatil bölgemizdir.
BELEK’İ KEŞFET
Aspendos:
Aspendos genellikle Antalya ile birlikte anılan bir yerdir. Ancak Aspendos Belek’e oldukça yakın olduğu için uğramadan dönmemeniz gereken yerler arasında yer alıyor.
Aspendos, İ.S. 2. yüzyılın sonlarına doğru mimar Zenon tarafından yapılmıştır. Antik tiyatronun akustiği hala çözülememiş sırlar arasında yere almaktadır. Ancak sır olarak kalan sadece bu yapının akustiği değildir, bunun dışında yapılışı adına bir çok efsaneler üretilmiş ve üretilen bu efsanelerin doğruluğu ve yanlışlığı hakkında kesin bilgiler yoktur. Bu yapının geçirmiş olduğu bir çok depreme rağmen hala ayakta kalması bir yana, tiyatronun yaklaşık 20 bin kişilik kapasiteye sahip olması bir yana, adına üretilen efsaneler bir yana... bu kadar özellikleri olan bir yer görmeye değmez mi?
Perge:
Eğer Belek’te ilk olarak Aspendos’a ziyarette bulunursanız, Perge size oldukça küçük gelecektir. Ancak Grek döneminden kalma kuleleriyle ziyaretçilerin ilgi odağı olmuştur.Antalya'nın merkez ilçesine bağlı Aksu bucağının kuzeyinde yer alan eski çağ kenti Perge'nin İ.Ö.1000 yılına doğru kurulduğu sanılmaktadır.

Eskiçağ'da ün salan Artemis tapınağı günümüze kadar bulunamamış.Kentin kenarındaki onbeşbin kişilik tiyatroysa çok iyi korunmuş,oturma yerleri olduğu gibi kalmış.Hatta sahnesini önemli bir bölümüde hala ayakta duruyor.Surları da zamana meydan okuyor adeta.Antik kent Perge'de,Ord.Prof.Dr.Arif Müfid Mansel ölümüne kadar geçen sürede arkeoloji kazılarını yürütmüş.
Kentin özellikle Nymphaeion'unda çok sayıda heykel bulunmuş.Kentin kullanıldığı zamanlarda,su perileri Nymphe'lere adanmış anıtsal havuzlu çeşmedeki yekpare mermerden işlenmiş şu anda başı olmayan peri heykelinin altından akan su,2-3 metre yükseklikten düşerek,yapılmış havuz ve kanal sistemi ile şehrin agorasını bir baştan bir başa dolaşıyormuş.Şimdi ise sudan eser yok ve yanınıza yedek bir matara almadıysanız işiniz oldukça zor...

Kurşunlu Şelalesi: Çevresi ağaçlarla kaplı olan bir şelale düşünün, yeşil bir doğa mavi bir gökyüzü, beyaz köpükler... ve size eşlik edecek kuşların ve tabiatın sesi... hayal ettiğiniz yer

Burada piknik yapabilir, alabalık yiyebilir ve gizli olan mağaralarda ufak bir doğa keşfine çıkabilirsiniz.

Belek’te golf oynanır.Belek ufak bir tatil merkezi olmasına rağmen adını duyurmuş bir beldemizdir. Bunun en büyük nedeni ise doğa ile iç içe spor yapma olanağı sunan Türkiye’nin en büyük golf alanlarının bu bölgede bulunmasıdır.
Golf ün tarihi oldukça eskilere dayanır. Bu spor uzaktan bakıldığı zaman rutin bir spormuş havası verse de golf tutkunları için vazgeçilmez bir spordur. Golf oynarken, saatlerce atış yapmak ve topunuzun peşinden yürümeniz gerekir ve bu da vücudunuzu oldukça hareket ettirmenizi sağlar, bunun yanı sıra beyninizi de çalıştırmanız, topa ve oyuna oldukça iyi adapte olmanız gerekmektedir.
Belek’te bulunan golf sahalarında golf oynayabilir ya da burada bulunan öğretmenlerden golf dersleri alabilirsiniz. Ancak bu sporun oldukça pahalı bir spor olduğunu hatırlamadan da geçmeyelim.

BELEK'TE DAMAK ZEVKİ
Belek’in güzel bir deniz bölgesi olmasından dolayı bu bölgede ilk tercihiniz, deniz manzarasına karşı balık yemek olacaktır. Balık ve deniz ürünlerinin dışında, Belek’te karpuz, bergamut ve turunç reçellerini deneyebilir ve evinize dönerken bir kavanoz reçel satın alabilirsiniz.
Antalya özgü olan bir çok yemeğin, Belek’te tadına bakabilirsiniz. Bunların başında Antalya Piyazı, tahin ve limon suyundan yapılan Hibeş ve yoğurt, et, nohuttan yapılan Kulak Çorbası’nı deneyebilirsiniz.

BELEK'TE ALIŞVERİŞ
Belek’te alışveriş yapmak için çeşitli seçekleriniz var. Son yıllarda oldukça gelişmiş bir tatil beldesi olmasının en büyük getirilerinden bir tanesi bir çok yerde açılan alışveriş mekanlarıdır. Buralarda bir çok ürünü bir arada bulabilirsiniz. Ancak yöreye özgü birşeyler satın almak isterseniz, size halk pazarlarını önermemiz gerekecek, bu pazarlarda yiyecekten el ürünlerine, değişik objelerden halılara ve kilimlere kadar bir çok şeyi bulabilirsiniz.

Gez: Perge’yi gez.
Gör: Kurşunlu Şelalesi’ni gör.

Dene: Golf oynamayı dene.

Tadına bak: Yöreye özgü reçellerin tadına bak.

Hayran kal: Aspendos’a hayran kal.

2008-06-10

"ADALAR"----İSTANBUL

İstanbul'un sevilen yerlerindendir adalar. Tarihi geçmişi, eşsiz manzarası, keyfi, yaşam tarzı, faytonları... her dilden, her dinden, her renkten insanın bir arada yaşadığı... Büyük Ada, Heybeli Ada, Kınalı Ada, Burgaz Ada. Hepsi birbirinin benzeri gibi görünen fakat birbirinden farklılıkları yaşandıkça anlaşılan Prens Adaları.
Ada Kültürü
"Ada kültürü" demek ne kadar doğru olur bilinmez ama, adaların hepsinde ortak bir yaşam tarzı vardır. Motorlu taşıt yok! Doğal olarak ta trafik, karmaşa, korna sesleri yok! Onun yerine; iki atın çektiği fayton turları var. Çarpık bir yapılaşma, düzensiz yüksek apartmanlar yok! Onun yerine renkleri birbirine uyumlu villalar, köşkler, bahçelerinde akasya çiçeklerinin olduğu şirin evler var.
Ada kültürünün bir diğer parçası; en yüksek tepelerine kurulan kiliseler, camiiler, manastırlardır. Kır lokantalarında mangal sefaları eşliğinde yapılan hoş sohbetler, iskelenin yakınlarında bir bardak çay keyfi ile "Ada Kültürü" her zaman güzel, her zaman özeldir.
BÜYÜK ADA
İstanbul adalarının en büyüğü ve en gözde olan adasıdır. Kuruluşu yaklaşık olarak 20. yüzyılının başlarına dayanır. Cumhuriyet zamanından sonra yeniden canlanan Büyük Ada, diğer adalar arasında en büyüğü olma özelliğinden dolayı, adaların merkezi olarak bilinir. Kaymakamlık, Belediye Sarayı, devlet daireleri Büyük Ada'da bulunur.
Fayton sefası
Büyük Ada'da her adada olduğu gibi fayton sefasını hem ulaşım, hem de gezi için kullanabilirsiniz. Arka koltuğuna oturduğunuz faytonda, kendinizi sultanlar gibi hissedebilirsiniz. Büyük Ada'da yapılan büyük ve küçük turlarla adanın bütün güzel mekanlarını görme şansını elde edebilirsiniz.
Ya da kendinizi atın yollara yürüyün yürüyebildiğiniz yere kadar, yollarda karşınıza çıkan yeşil doğanın, muazzam yapıların güzelliklerinin keyfine varın.
Büyük Ada'yı keşfetmeye hazır mısınız?
Vapurdan indiğinizde karşınıza ilk çıkacak olan tarihi iskele ile başlarsanız adayı keşfetmeye, devamında İsa tepesindeki Hristos kilisesi, Ayios Dimitrios Kilisesi ve Hamidiye camii gibi birçok güzel yapı sıralanabilir, görüldüğünde keyif alınacak yerler arasında.
Aya Yorgi Kilisesi
Büyük Ada'nın en dikkat çekici yeri adanın en yüksek tepesi olan "Aya Yorgi Tepesi'dir". Burada bulunan sevimli Aya Yorgi Kır Bahçesi'nde, enfes manzara karşısında leziz bir yemek yiyebilir, gece İstanbul'un uzaktan görünen ışıları karşısında içkinizi yudumlayabilirsiniz.
Tepede bulunan Aya Yorgi Kilisesi ve manastırı 23 Nisan ve 24 Eylül tarihlerinde binlerce insanın akınına uğrar. Aya Yorgi Kilisesi'ne yürüyerek çıkanların "dileklerinin gerçek olması" inanışları, belki bir umut, belki de Ada’nın bu güzelliklerini yürüyerek keşfetmenizi sağlamak için söylenmiş bir hurafedir, kim bilir ama her şeye rağmen denemeye değmez mi?
Büyük Ada, güzelliğini istese bile saklayamayacak yerlerden bir tanesidir. Gördüğünüz yerlerin ya da caddelerin adını, geçmişini bilmeseniz bile gözünüze çarpmaktan hiç çekinmeyen duruşları ile "ben buradayım" derler adeta.
Büyük Ada’da yemek yemek bir keyiftir
Büyük Ada'da daha vapurdan indiğinizde burnunuza balık kokuları gelmeye başlayacaktır. İskelenin etrafında bulunan balık restoranlarının haricinde, küçük balık büfeleri, seyyar midye dolmacılar, kalamar, midye tava... ve deniz ürünleri adına ne ararsanız sizi Ada'da bekliyor olacaklar.
Ama canınız açık havada mangal keyfi yapmak isterse, Aya Yorgi Tepesi'ne çıktığınızda tam yerine gelmiş olduğunuzu anlayacaksınız. İster mangalda pişmiş bir tavuk, ister ızgara balık ya da sadece demli bir çay...
Hem ruhunuzu hem vücudunuzu ödüllendirmek için bir bisiklet turu, açık havada çimenlerin üzerinde yapılan bir öğlen şekerlemesi ve ardından enfes bir ziyafet. Lunapark Kır Bahçesi bu konuda imdadınıza yetişecek. Güzel bir piknik sofrası ya da kendin-pişir kendin-ye tarzında olan Lunapark Kır Lokantası'nda keyifli dakikalar geçirebilirsiniz.
Ada turunuz bitip de vapur saati yaklaştığında, iskeleye vapurdan en az bir saat önce gitmeye özen gösterin. Çünkü iskelenin yanı başında bulunan çay bahçeleri sizi çay içmeye bekliyor olacaktır.
HEYBELİ ADA
İkinci büyük ada olan; Heybeli Ada, tüm adalarda olduğu gibi burada bir "Ada Kültürü" hakimiyeti vardır. Deniz Harp Okulu ve Lisesi'nin burada olmasından kaynaklanan bir nedenle Heybeli Ada'da disiplin, intizam ve düzen kokusu hakimdir havada.

Heybeli Ada'da yapacağınız fayton turları ile adanın her yerini rehber faytoncular eşliğinde gezebilirsiniz. 1942'de kurulan Türkiye'nin ilk sanatoryumu olan Heybeli Ada Sanatoryumu, Aya Ofemya Ayazması, Abbas Halim Paşa Köşkü, İsmet İnönü Köşkü görebileceğiniz yerler arasındadır. Ayrıca Deniz Kulübü tesislerinde de havuz keyfini yaşayabilirsiniz.
Değirmen Burnu Piknik Alanı; Bu piknik alanına ufak bir ücret ödeyip girebilirsiniz. Yeşil alanda ister bisiklete binebilir, ister yürüyüş yapabilir, isterseniz de bir mangal kiralayıp kendi ellerinizle pişirdiğiniz yemekleri yiyebilirsiniz. Ya da bırakırsınız servise garsonlara siz sadece yemek yemenin keyfini çıkartırsınız, artık orası sizin keyfinize kalmış.
BURGAZ ADA
Adalar yüzölçümü olarak küçüldükçe sessizliğe ve sakinliğe gömülüyor. Burgaz Ada’yı da, Ada Kültürü tüm hakimiyeti altına almış durumdadır. Faytonlar, bisikletler, eşek gezileri...
Burgaz Ada, Saik Faik Abasıyanık ile anılır. İskeleye yaklaşırken bile görünen Saşt Faik'in köşkü şu anda bir müze haline getirilmiş ve ziyarete açılmıştır.
Burgaz Ada’yı tepeden izlemek için gidilebilecek tek yer; eski adıyla Hristos yeni adıyla Bayrak Tepesi'dir. Burada bulunan kilisenin mimarisi arkanızda, tepeden görünen Burgaz Ada’nın manzarası ayaklarınızın altında, karşınızda Marmara denizi, değmeyin keyfinize...
Adanın en geniş yeşillik alanı Kalpzankaya'dır. Burası Osmanlı döneminde sahte para basan kalpazanlar yüzünden bu adı almıştır. Kalpzankaya'ya Hrısto (Bayrak) Tepesi'nden inişte ulaşabilirsiniz. Piknik alanı olarak düzenlenmiş bu yerde kır lokantalarında yemek yiyebilir, eşek gezileri yapabilirsiniz.
Burgaz Ada'da yapacağınız gezilerde, Aya Yorgi Kilisesi, cennet bahçesi, Dimitrakopulo Köşkü gibi yerleri görmenin dışında ünlü köşk ve yalılarını gezebilirsiniz. Genel olarak sahilde bulunan villa ve köşkler, Gezinti Caddesi'nde ve Heybeli Ada manzaralı olan Gönüllü ve Mehtap Sokakları'nda bulunuyor. Köşklerin yapıları, birbirleri ile uyumu, bahçe düzenleri görmeye değer. Ada'da bulunan su sporları kulübü ise Moloz Burnu'nda yer alıyor.
KINALI ADA
Kınalı Ada, adını makilerin, uzaktan görünüşünü kızıl renkli olmasından dolayı almıştır. Kınalı Ada çok kayalık ve yeşilliği az olan bir adadır.
Adaların en küçüğü olan Kınalı Ada'da ulaşım için Ada Kültürü'nün bir parçası olan faytona bile gerek duyulmamıştır. Çünkü adanın en uzak bölgesine bile yürüyerek 20 dakikada ulaşabiliyorsunuz.
Çınar Tepesi, Teşvikiye Tepesi ve Manastır Tepesi olmak üzere Kınalı Ada'da bulunan üç tepeden, bu küçük sevimli adanın manzarasını izleyebilirsiniz. Kınalı Ada bütün adalarda olduğu gibi mimarisi evleri ve dini yapıları ile dikkat çekmektedir. Kirkor Lusaroviç Ermeni Kilisesi, Panagia ve Khristos Manastırları bunlardan bir kaçıdır sadece.

2008-05-13

DATÇA!!!


1928 yılında ilçe olan Datça'nın tarihi çok eskilere dayanıyor.
DATÇA'NIN TARİHİ
1928 yılında ilçe olan Datça’nın tarihi çok eskilere dayanıyor. Antik Çağ’da Knidos adıyla anılırken, 6. yüzyılda Lidyalıların daha sonra da sırasıyla Dorların, Perslerin, Büyük İskender’in, Roma İmparatorluğu’nun ve Bizans İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiştir. 12. yüzyılda Selçukluların bu muhteşem topraklara hükmetmesinin ardından Osmanlı egemenliğiyle tarih sayfalarında yer almıştır.
Tarihi Knidos şehri, döneminin en önemli kültür, sanat ve bilim merkezlerinden biri sayılıyordu.
Havası her derde çare oluyor
Nem oranı sıfır bir yer hayal edin. Doğası ve yeşillikleriyle tertemiz, senenin 300 günü güneşle parıldayan masmavi bir gökyüzü düşünün. Sıcak yaz günlerinde bol oksijeniyle yüzünüze vuran serin rüzgarı hissedin. Ve şimdi de Türkiye’nin en güneybatı ucuna gidin. İşte ordasınız...
Ünlü coğrafyacı ve tarihçi Strabon’un dediği gibi; “Tanrı, yarattığı kulunun uzun ömürlü olmasını istiyorsa Datça Yarımadası’na bırakır.” Tarihin en eski tıp okullarının kurulduğu, insanların şifa bulmak için geldikleri Datça; hala doğallığını koruyor.
DATÇA’YI KEŞFEDELİM
Tarihi, antik kentinde yaşayın
Knidos: Datça’nın 35 km uzağında, en batı noktasında bulunan bu tarihi mekan; ‘Çıplak Afrodit’ eseriyle ünlenmiştir. Praksiteles’in bu heykelinin önemi, dünyada bulunan ilk çıplak tanrıça heykeli olmasıdır. Ayrıca amfitiyatro, Akropolis, Demeter Mabedi ve güneş saati hala görülebilen tarihi eserlerdendir. Buranın bir diğer özelliği de hem Akdeniz’den hem Ege’den denize girebileceğiniz tek nokta olmasıdır. Özellikle Mavi tur yapanların uğrak yerlerinden biridir.
Eğer yaz aylarında ziyaret edecekseniz deniz yolunu kullanmanızı öneriyoruz çünkü karayolu – özellikle son kısımları – hiç iyi durumda değil.
Hızırşah Köyü: Selçuklu zamanından kalma cami görülebilecek en önemli eserdir.
Reşadiye (İskele Mahallesi): 200 yıllık bir tarihe sahip Mehmet Ali Bey Konağı görülmeye değer yapılar arasında yer alıyor. Ayrıca büyük cami de Reşadiye’de görebilecekleriniz arasındadır.
Koylarında geçireceğiniz zamana doyamayacaksınız
Yüzerken başınızı aşağıya çevirdiğinizde yüzen balıkları görebileceğiniz temizlikte, masmavi sulara sahip bu koylar; unutulmaz bir eğlenceyi ve dinlenceyi bir arada sunuyor. Bir diğer şansınız da hem Akdeniz’e hem de Ege’ye girebilecek kumsallarda bulunmanız olacaktır.
Mesudiye Köyü: Knidos yolu üzerindeki bu bölge, Kızılbük Koyu’nun da aralarında bulunduğu 3 koyu bünyesinde barındırıyor. Enfes bir limana sahip Hayıtbükü ve Ovabükü de Mesudiye Köyü’nün diğer koylarıdır.
Palamutbükü: Tertemiz deniziyle sizi adeta büyülecektir. Datça’ya 30 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Açıklığında küçük bir ada bulunan bu koyun kumsalı kum ve çalıldan oluşmaktadır.
Kargı Koyu: Datça’ya 4 km. uzaklıkta yer alıyor. İri taneli kumu ve sakin sahiliyle huzur veren bir koydur.
Şehirden uzak olmayan Kumluk Plajı, Hastane Altı Plajı, Taşlık Plajı ve Şifalı Göl de diğer seçeneklerdendir.
Ayrıca dalış ve sörf meraklıları da Datça’da yer bulmakta zorlanmayacaklardır. Muhteşem denizi ve sürekli esen meltem rüzgarlarıyla aktif tatil arayanlar için Datça daha da çekici hale gelebilir.
Tatilinizi sadece deniz ve sessizlik olarak düşünmeyin. Size sunulan ve keyfine varabileceğiniz birçok seçenek var.
DATÇA'DA DAMAK TADI
Datça’da deniz kenarında balık keyfi yemenin dışında, değişik tatlara hazır olun. Bu tatların ilk başında Datça bademi gelir. Datça bademi, Türkiye’de oldukça meşhur olan lezzetlerden bir tanesidir. Datça’da bademlerin bir çok çeşidi vardır. Nurlu’su, ak’ı, dedebeğ'ı kababağ’ı gibi değişik çeşitleri vardır. İncirli Badem: İncirin içine badem koyup fırında pişirilen tatlıya deniliyor. Ve İncirli Badem’e bal karıştırarak yapılan lezzete ise Ballı Badem adı verilmektedir. Bu tatları halk pazarlarında ve yol kenarlarında kolaylıkla bulabilirsiniz. Ayrıca bu tatlı lezzetlerin doğal birer enerji kaynağı olduğunu da unutmayın.
Tatlılardan bahsettik ancak, Datça’da gün boyunca tatlı yemeniz gibi bir şey söz konusu değil tabii ki de! Biraz da Datça yemelerini anlatmak gerekirse, ilk olarak "keşkek" ten bahsetmek gerekir. Keşkek Datça’da özellikle düğünlerde yapılan, pilav tarzında bir yemektir. Keşkek oldukça zahmetli bir yemektir, çünkü buğdayı malzemeleri oldukça itinayla seçilmeli ve pişirilmesine de bir o kadar özen gösterilmelidir. Datça’da yemekler genellikle değişik otlardan ve bitkilerden yapılır, ve özellikle bu değişik bitkilerden yapılan çaylar Datça’da oldukça revaçta olan içeceklerdir.
Sizde gittiğiniz yerlerde yöreye özgü yemekler yiyerek o yeri daha iyi tanıyacağınızı düşünüyorsanız Datça’da Karavile( Salyangoz), Kışıyak, Otlu, Dallampa gibi adı gibi kendi de oldukça ilgi çekici olan yemeklerin tadına bakmalısınız.
DATÇA'DA ALIŞVERİŞ
Datça’da satın almak için bir çok ürünün arasında ilk olarak dikkatinizi çekecek olan şeyler, iğne oyaları olacaktır. Datça’da kullanılan has ipek dokumalar, evlerde yetiştirilen ipek böceklerinden elde edilmektedir. Datça halkı el sanatlarına oldukça değer vermektedirler. Binalar restore edilerek El Sanatları Merkezi’ne dönüştürülmüştür. El emeği olan ürünleri, başta Sanat Merkezleri olmak üzere, halk pazarlarında da kolaylıkla bulabilirsiniz.
DATÇA’YA NASIL GİDİLİR?
İstanbul’dan 963 km., Ankara’dan 840 km. ve Muğla’dan 134 km. uzaklıkta bulunan Datça’ya karayoluyla ulaşabilme imkanlarınız çeşitlidir. İstanbul, Ankara ve İzmir’den direk otobüs seferleri mevcuttur. Ortalama otobüs seferleri 14 saat sürmektedir.
Eğer otomobille gitmek tercihinizse, ünü iyice yayılmış virajlı yollardan geçmek zorundasınız. Tehlikeli olmasının yanında muhteşem manzaralara sahip bu yolda özellikle gece yolculuk edecekseniz yavaş gitmenizi öneriyoruz. Ortalama yolculuk 11 saat sürmektedir.
Mayıs-Ekim ayları arasında, Bodrum’dan kalkan feribotlar da bir diğer seçeneğinizdir. Yaklaşık 4 km. süren bu yolu deniz üzerinde almak değişik bir yolculuk olabilir.
Havayoluyla büyük şehirlerimizden Bodrum’a uçup, oradan karayoluyla ya da denizyoluyla Datça’ya ulaşmanız da mümkündür.

2008-05-04

ASSOS (Tarihte Yolculuk)



Bir kadeh şarap elinizde, masmavi deniz ayaklarınızın altında ve muhteşem balık tadı damağınızda... Bunu, Assos yolculuğunuzun sadece küçük bir parçası olarak hayal edin. Bir de gezdiğiniz yerleri, göreceğiniz tarihi, modern yaşamın kaosundan uzak sessiz geçireceğiniz günleri ve unutamayacağınız bir tatili düşünün.
Assos sizi bekliyor.
ASSOS'UN TARİHİ
Günümüzde Behramkale ve ya Behramköy ismi ile tanınan Assos, çanakkale’nin 100 km. güneyinde olup, Ayvacık’a uzaklığı 17 km.’dir. Edremit Körfesi ile Lesbos Adası’nın (Midilli) karşısında, bir volkanın eteğinde, Andezit Kayalıkları üzerinde kurulmuş, Antik Çağların önemli bir yerleşim merkezlerindendir. Aynı zamanda bir liman kenti olmasına karşılık deniz ile yerleşim alanı arasında 200m.lik seviye farkı bulunuyordu. Assos’da yerleşmenin kesinlik kazanmaması ile birlikte Tunç Çağı’nda (M:Ö.3000-1200) burada yaşayanların olduğunu da arkeolojik çalışmalar ortaya koymuştur. Homeros, Tiria’nın güneyinde leleglerin yaşadığını, bunların Troia Savaşı’nda bölgede denizcilik ve korsanlık yaptıklarını belirtmiştir.

M.Ö 10. yüzyılda Metymna ( Midilli) halkı tarafından kurulduğu söylenen Assos; Lidyalıların, Perslerin, Yunanlıların, Romalıların ve Anadolu Selçukluların hakimiyetlerine boyun eğmiştir. Tarihinin son sayfası olarak da Orhan Gazi zamanında Osmanlı egemenliğinde 600 sene geçirmiştir. Ünlü Yunan filozof Aristoteles’in de bu beldede kendine ait ilk felsefe okulunu kurduğu söyleniyor.
ASSOS’U KEŞFEDİN
Taş evleri ve tarihi her yönüyle gözler önüne seren yapısıyla ilgi çeken Assos, ziyaretçilere unutulmayacak bir gezi sunuyor.
Behramkale Köyü: Antik Kent’in hemen yanında kalan Behramkale Köyü, harabeleri ve yeni yapılanan modern evleriyle ilginizi çekebilir. Tarihi camiyi görmeden burayı sakın terk etmeyin. Ayrıca I. Murat zamanında yapılmış ve bugün kullanılmayan Tuzla Çayı üzerindeki köprü de gözünüzden kaçmayacaktır.
Asos Harabeleri
Assos Harabeleri: Denize ve karaya hakim tepe üzerinde bulunan Akropol; yaklaşık 3 km. uzunluğunda, yapımı 4. yüzyıla dayanan surlarla çevrilidir.
1995 yılından beri süren Assos Antik Kenti’nde onarım ve kazı çalışmalarıyla beraber size çok daha gerçekçi ve ilginç eserler görme imkanı veriliyor. Antik çağlardan günümüze kalıntıları kalmış liman ise tarihle sizi biraz daha yakınlaştıracaktır. Kafanızı kaldırıp ufka doğru bakarsanız, Midilli Adası’nı tam karşınızda bulabilirsiniz.

Athena Tapınağı: Akropol’ün en yüksek yerine M.Ö. 6. yüzyılda yapıldığı söylenen Athena Tapınağı, Assos’un en önemli tarihi yapısı olarak kabul ediliyor. Tapınağa ulaşıncaya kadar geçtiğiniz araç yolunda, geçmişten günümüze ulaşmayı başarmış sütunları görebilirsiniz. Girişi ücretli olan bu antik alan, gezinizde fotoğraf makinanızı en fazla kullanacağınız bölümlerden biri olabilir! Tapınak, Muhteşem bir Ege Denizi manzarasına sahiptir.
Bazı sütun ve parçaları hala Berlin Müzesi’nde sergilenmekte olan bu tapınağın batı kanadı 1.20 m yüksekliğini hala koruyor. Athena Tapınağı, Anadolu’nun dorik tarzı yapıları arasında en eskilerden sayılmaktadır.
El sanatlarını koruyan tanrıça olarak da bilinen Athena, mitolojide kadınlara dokumayı öğretmiş tanrıça olarak da geçiyor. Dokumanın bu yörede bu kadar önem kazanmasının nedenlerinden biri de Athena’nın etkisi olabilir.
TADINA BAKIN
Sahile dizilmiş balık lokantalarında, manzaranın tadını çıkartarak masmavi gökyüzü altında balık yemenin zevkine varmanız mümkündür. Haşlama, buğulama, ya da zevkinize hitap eden herhangi bir deniz ürünüyle uzun süredir özlemle düşlediğiniz tadları bulmanız Assos’da hiç zor olmayacaktır.
Tatlı seviyorsanız, Assos’un yerel zeytinyağı ile pişen ev baklavasını denemenizi öneriyoruz.
SATIN ALIN
Evinize tarihi taşımak isterseniz; Doğudan Anadolu’ya yaklaşık 900 yıl önce ulaşan Yörükler’in dokuduğu halılar, motifleri ve renkleriyle evinizde değşik bir atmosfer yaratacaktır. Kalitesi, kullanılan renklerin çekiciliği ve ilginç desenleriyle, %100 yünden yapılmış bu halıları satın almak ayrıca bir zevktir.
VAKTİNİZ OLURSA
Assos’a ne kadar hayran kalırsanız kalın yine de Assos’un içinde her şeyi görmüş değilsiniz. Assos ve Midilli Adası’nın enfes manzarasına bir de tepeden bakmak isteyebilirsiniz. Kaz Dağları’nın yamaçlarında kurulmuş Ahmetçe Köyü, köylülerin misafirperverliği ve muhteşem fotoğraf kareleriyle birleşip gezinizin bir parçasını oluşturabilir.
Biraz şanslıysanız ve Assos’u ziyaretiniz güzel bir havaya rastlamışsa, ve hatta dolunay da varsa; sahilde yakacağınız bir ateş ve sevdiklerinizle geçireceğiniz muhteşem bir gece yolculuğunuzu unutulmaz kılmaya yetecektir.
Böyle güzel bir geceye imkanınız olmazsa yine de hava karardığında sahile inin ve denizin ışıltısında bulacağınız huzurla Assos’tan ayrılın. Modern şehir yaşantımızda sessizliği nasıl da unuttuğumuzun farkına varacaksınız.
KONAKLAMA
Assos’ta oteller sene boyunca açık tutuluyor. Haftasonu konaklamak isterseniz haftaiçine göre daha fazla ücret ödemek zorunda kalacağınızı unutmayın. Her mevsim ziyaret edebileceğiniz bu sevimli belde, özellikle yaz aylarında dolup taşıyor. Yaz ayları ılıman geçerken, ilkbahar ve sonbaharın yağışlı geçtiğini göz önünde bulundurararak yolculuğunuzu planlayabilirsiniz.
Eğer otelde konaklamak size cazip gelmiyorsa, sahil boyunca kamp yapmak ve çadırlarda kalmak bir diğer seçenek olabilir.
ASSOS’A NASIL GİDİLİR?
Assos, İstanbul’dan yaklaşık 310 km. uzaklıkta olan Çanakkale ilimizin önemli bir tarihi beldesidir. İstanbul’dan buraya ulaşmak isteyenlerin seçebilecekleri iki yol var, bunlardan biri D-100 ( E-5) karayolu, diğeri ise TEM otoyoludur.
Tır ve kamyonlarla karşılaşma riskiniz D-100 karayolunda daha yüksektir bu yüzden TEM otoyolu size daha sakin ve stressiz bir yolculuk sunacaktır.
TEM otoyoluyla Tekirdağ’a vardıktan sonra Ecebat’tan arabalı vapur ile ya da Kilitbahar’da bulabileceğiniz ufak teknelerle Çanakkale’ye ulaşabilirsiniz.. Çanakkale’den sonra ise Ayvacık’tan sağa dönerek ormanın içinden yolculuk edecek; Behramkale Köyünden geçip dik bir yokuşla sahile ulaşacaksınız!

2008-04-22

Rumbo de BARCELONA



Barcelona tam anlamıyla açık hava müzesi konumunda bir şehirdir. Gerek müzeleri, gerek sanata ve sanatçıya verdiği değerleri, gerek yaşam tarzları, gerek yemek kültürleri, gerek futbola ve spora olan düşkünlükleri ile İspanya’da adından oldukça söz edilen bir şehirdir.Şehir tüm ihtişamını Antoni Gaudi'ye borçludur.Barcelona bütün ihtişamını ünlü mimar Antoni Gaudi’ye borçludur. Guadi 17 yaşında Barcelona’da mimarlık eğitimi almış, önce sevdiği kadını ardından da ailesini kaybetmesinden dolayı, içine kapanık bir yaşam sürmeye başlamıştır.
Zamanla tüm hayatını sanata adamıştır. Değişik ve enteresan tarzıyla, kısa zamanda dikkat çeken mimarın en önemli yapıtlarının arasında Sagra da Familia kilisesi yer alır.

Sagra da Familia KilisesiSagra da Familia kilisesi: (Kutsal aile) Barcelona’da görülmesi gereken ilk yapıdır. Guadi’nin beklide hayatında ki tüm yaşadıklarının bir dışa vuruşu olarak yansıyan bu kilise, inanılmaz çelişkilerle doludur. Duvarları, renkleri, kuleleri ile ilk bakışta tam bir karmaşa gibi görünen bu kilise Barcelona’da sanat değeri olarak oldukça dikkat çekici bir özelliği vardır.

La Ramblas
Barcelona’nın en ünlü caddesidir. Bu cadde oldukça kalabalık neşeli ve keyifli bir caddedir. Renkli, cıvıl cıvıl mağazaları, kafeleri, hepsi birer mimari değer taşıyan evleri ile Barselona’nın kalbi gibidir. Bu sokağın sonunda Barcelona limanı çıkar karşınıza, ve burada bulunan Christopher Columbus’un heykeli, Barcelona’nın sembollerinden biridir.
Passeig de Gracia
Bu cadde Barcelona’ya yakışan caddelerden bir tanesidir. Alışveriş olanakları ile ziyaretçilerin oldukça ilgisini çeken bu cadde ayrıca sağlı sollu bulunan ünlü sanatçıların yarattığı binalarıyla da, gezilmesi gereken caddelerden bir tanesidir.
Park GuelTemiz havada, yeşillikler içinde bulunan çok güzel bir parktır. İçerisinde bulunan her şey suni olarak yapılmıştır, ama doğal parklardan hiç bir farkı yoktur adeta. Kont Eusebi Guell’in 20 hektarlık aile arazisi üzerine bir "bahçe şehir" olarak düşünülerek yapılmış olan bu yer, Gudai’nin bir eseridir. UNEISCO tarafından koruma altına alınmıştır. Çeşmeleri, duvarları, sütunları ile oldukça dikkat çekici yerlerden bir tanesidir.
Picasso Müzesi
Bu müze Picasso’nun 3000’den fazla eserini bir arada görebileceğiniz bir yerdir.Montjuic dağı: 213 metre yüksekliğinde olan bu tepeye ulaşmak için teleferikleri kullanabilirsiniz. Barselona’nın dar sokaklarını, sivri kulelerini görmek isterseniz, bu tepeye mutlaka çıkmalısınız. Her ülkeyi, her şehri tüm ihtişamıyla izlemek için hep yüksek bir yerler vardır ya! işte Barselona’yı ayaklar altına seren tepede Montjuic Tepesi’dir.

NE YESEK?
Barcelona’da İspanyol yemeklerinin yanında, Katalan mutfağından da bahsetmek gerekir. Katalan mutfağı, bol zeytinyağlı yemeklerden oluşur. Acı tatlı ve tuzlunun karışımından oluşan yemekler bulunur.Barcelona güzel bir liman şehri olmasından dolayı, bir çok yerde balık restoranları bulabilirsiniz. Özelikle Ramblas sokağından aşağıya doğru yürüdüğünüzde Barcelona Limanı'na ulaşırsınız bu limanda fazlasıyla güzel balık restoranlarına rastlayabilirsiniz.
Ancak burada eğer deniz manzaralı bir restoranda yemek yemek isterseniz, biraz parayı gözden çıkartmanız gerekebilir, ancak daha sevimli ve daha uygun fiyatlı bir yerler arıyorsanız, bunun için limanının karşısında ki ara sokaklarda küçük sevimli balık restoranlarında keyifli bir yemek yiyebilirsiniz.Barselona’ya özel bir şeyler yemek isterseniz, Paella'yı deneyebilirsiniz. Paella; tavuk, pirinç, safran, kalamar, midye gibi bir çok deniz ürününün çeşitli karışımlardan ede edilen bir yemektir. İspanya’da ayrıca patatesli omleti de denebilirsiniz.
İspanya'da kilo alabilirsiniz!İspanya’da yemek yemeden önce bilmeniz gereken ilk şey bu ülkeden dönüşte biraz kilo alabilirsiniz. İspanyollar aşırı derecede yemek yemeye düşkün insanlardır. Günde üç dört kere yemek yiyen İspanyollar, akşam yemeğinin arkasından, 23:00’den sonra bir de gece yemeği yerler. Sizde Barcelona’da İspanyolların yemek tarzına ayak uydurmak ancak kilo almak istemezseniz, geceleri Barcelona’da bolca bulabileceğiniz meyve ve sebze yiyebilirsiniz.
NE ALSAK?
Size Barcelona gezinizi en güzel şekilde hatırlatacak olan bazı ürünler vardır. Matador kıyafetleri, boğa güreşi pelerinleri... Eğer boğa güreşine ilginizi çekmiyorsa, o zaman satın alabileceğiniz bir diğer ürün, flemenko dansına özgü aksesuarlar olabilir, bu aksesuarların başında yelpazeler gelir. Renkli ve desenli olan yelpazeler, flemenko dans kıyafetleri kendiniz ve sevdikleriniz için çok güzel birer hediye olacaktır.

EĞLENCE ZAMANI
Barcelona’da eğlence anlayışı sabahlara kadar süren bar ve gece klüpleriyle oldukça yoğun ve eğlenceli geçer. Flemenko gibi eğlenceli bir yöresel danslarının bulunması Barcelona’da gece hayatını oldukça heyecanlı ve eğlenceli yapmaktadır. Yalnız burada eğlence hayatı sadece, flemenko ile sınırlı değildir.

Borne Meydanı'nda bulunan, barlarda farklı eğlence tarzlarına uygun mekanları bir arada bulabilirsiniz. Özellikle Ramblas caddesinde bulunan küçük küçük barlar sabahlara kadar eğlenmek için oldukça ideal yerlerdir. Bu barlardan birine girip bir yudum bir şeyler için, oradan çıkın arkasından yanında bulunan bara girin, burada mekanın ortamına bakın ve çıkın. Böylece bir gecede, burada bulunan bütün mekanları tek tek incelemiş görmüş ve hepsinde ayrı ayrı eğlenmiş olursunuz.
Cava şarapları
Cava mahzen anlamına gelmektedir. Cava şarapları Barcelona’da oldukça meşhurdur. Hem çok pahalı olmayan fiyatlarıyla, hem de lezzetleriyle, dünya çapında oldukça ilgi çekici şaraplardandır. Özellikle pembe cava şarabını Barcelona’da denemelisiniz.
Boğa GüreşiBarcelona’da boğa güreşini anmamak olmaz. Eski zamanlarda matadorların öldürdükleri boğaların kanıyla güçlenip yeniden doğacaklarına inanırlarmış, bu inanç zamanla, bir gösteri bir şölen haline dönüşmüş ve artık İspanya denilince akıllara gelen ilk şey boğa güreşi olmuş. Bu gösteriler hayvan haklarına bir saldırı mıdır değil midir? Bu büyük bir tartışma konusu fakat, kırmızı pelerinlerini savuran matadorlara, "oleyy oleey" bağrışları içinde kırmızı gül atmak isterseniz İspanya’da arenalarında yer bulmak için birkaç gün önceden biletleri satın almanız gerektiğini unutmayın.

Flemenkoİspanyanın halk dansı olan flemenko, güzel İspanyolların kızlarının ayaklarını hafifçe yere vurarak, elleriyle ritim tutarak yaptıkları güzel ve gösterişli bir dans çeşididir. Bu dansta özellikle renkli kıyafetler, ellerde sallanan yelpazeler ve kıyafetleri tamamlayan saçların arasına takılan güllerle, hem göze hem kulağa hitap eden bir dans bir şeklidir.

BARCELONA’DA ULAŞIM
Barcelona’ da ulaşım kolay ve rahattır. Barcelona’da bir yerden bir yere ulaşmak için oldukça gelişmiş olan metro seçeneğini kullanabilirsiniz.Gez: Picasso müzesini gez. Gör: Sagra da Familia kilisesi gör. Dolaş: Ramblas sokağında dolaş.Satın al: Yelpaze satın al.Tadına bak: Deniz ürünlerinin tadına bak. Hayran kal: Antoni Gaudi’nin eserlerine hayran kal.

BARCELONA BİLGİLERİ
Uçuş süresi: 3,5 saat
Para birimi: Euro
Yüzölçümü: 487 kilometrekare
Saat farkı: 1 saat geri
Resmi dil: İspanyolca, Katalunca Fransızca ve İngilizce genellikle bilinir
Sıcaklık : Ülkenin genelinde kışlar soğuk, yazlar sıcak ve kuru geçen bir iklim hakimdir
Nüfus: Yaklaşık 1.6 milyon
Vize: İspanya Türk vatandaşlarına vize uygulamaktadır.
ÖNEMLİ TELEFONLARNasıl telefon edilir:
00+90+alan kodu+telefon numarası
Türk konsolosluğu: Cal1e Rafael Calvo 18-2 A1B Madrid Tel: (1) 319 8064
Telefon kodu : 34
Barcelona: 93
Ambulans: 91/522-2222
Polis: 091